w-40 EDEBİYAT KAYGISI OLMAYAN TEK YAZAR

beğenmeniz dileğiyle...

27 Ağustos 2009 Perşembe

''su'' muhabbeti


Bu olay o kadar da eski değil.Bu yıl.Okulda teneffüstü.Kantine indim.Zehra Ablanın olduğu tarafa geçtim.O esnada hep birlikte dolaşan iki kız geldi(isim vermeyecem).Su istediler.Benim gözüme de iki farklı renkteki sular takıldı.Yanılmıyorsam Fatsu o sıralar şişe tasarım ve rengini değiştirmişti.Bu yüzden şişelerden biri lacivert biri maviydi.Kızlara dönüp ciddiyetle dedim ki:
-Normal mi olsun light mı?
Biraz düşündü,
-Normal dedi.

Ben daha fazla dayanamadım o an.Suyun da light'ı olur mu abiler?



Su üreticilerine:
Sn. Su üreticileri,sakın ha light su çıkarıp beni mahcup etmeyin:)

18 Ağustos 2009 Salı

ilk ingilizce şiirim:MY OWN WAR


MY OWN WAR

When ever you are bored

Look at sky…

It is how much big,so that birds can fly

When God seperate you and I

Whatever happens.don’t cry…





Mevlana orders be like you appear

Or appear like you are

Life can not be explained only dollar or car

While the people are being killed no matter who they are

how could you dare to smile?




There is no connection among lines of my poetry

How can control himself,an angry

And how can sleep,a man

While his neighbour is hungry



Don’t care,write right

My falcon doesn’t tire during flight

My blindeyes cry because of your skin,bright

I wait for you everynight

Nevertheless.will flash,my little heart

Perhaps,my battle will continue until I die

This poetry not a word game,not a lie

When you are defeated,it means

You have a chance to retry

I understood that words are not enough to identify




Now I’m in the middle of my war

How difficult it is
You can’t know…

17 Ağustos 2009 Pazartesi

SENİN HİÇ İSMİNİ BİLE SÖYLEYEMEDİĞİN ZAMANLARIN OLDU MU?


Durağan'daydım,8.sınıf öğrencisiydim.İlçe çapında bir bilgi yarışması düzenleniyordu.Bizim okuldan da 3 kişinin katılmasına izin veriliyordu.Belki o yıl ki okul öğrencilerinin de pek iyi olmadığından dolayı öğretmenlerim ''kötünün iyisi'' diyerek beni de seçtiler.Hatta diğer arkadaşlarım da Muradiye ve Şeyma idi.Aslında ilk başta her şey güzeldi.Bir öğle sonu arabayla götürüldük Halk Eğitim Merkezine.İşte o an kendimi ''kuru pakla'' gibi nimetten görmeye başladım.

Neyse sadete gelelim.Yarışmadan önce katılımcı öğrenciler ben falanımler,diğer arkadaşlara başarılar vs. rutin şeyler tekrar ediliyordu.Bu basit durumda bile çok heyecanlıydım.Çünkü sıradan bir öğrenciydim ve 7. sınıfta oynadığım tiyatrodan başka bir tecrübem yoktu.Gerçi bu bile yeterdi ama oldu olan.

Benden önce kendini tanıtan Şeyma arkadaşım oturdu.Ben ayağa kalktım.Ve kendi adımı söylemem gerekirken Şeyma'nın adını söyledim.Emin'im,Cem Yılmaz gelse bu kadar güldüremezdi salonu.O an mahcup oldum tabii ki.Sonra Betül Hocama baktım.Biraz ondan cesaret alarak olayı toparladım.Ve azımsanmayacak kadar da yardım ettim arkadaşlarıma.O zamanlar rezaletti bu olay,şimdi komedi.Gülüyorum tabii.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

GECENİN KÖRÜ

Lise 2 öğrencisiydim ve Bulancak'taki yurdumda kalıyordum.Akşam olmuştu etüdümü bitirmiş yatağıma gidiyordum.Arkadaşlarım da bilir zaten yurttaki hayatım uyku,yemek ve etüdden oluşuyordu.Pek muhabbet etmezdim.Çünkü her muhabbetin sonu farklı yerler kayıyordu.Neyse konuyu dağıtmayalım.Uykuluydum.Kadir geldi.Kısık bi sesle:
''memin memin kalk yemekhaneye gidiyoz''
''yemek'' kelimesi gözlerime fer getirdi.yemekhane yurdun en üst katındaydı.Bir alt katta müdür yatıyordu.yemekhaneye çıkarken kadromuz şöyleydi:
Erol:gözetmen
ben:ayak işleri
Muammer ve Kadir:aşçı
kapıyı klasik yöntemlerle açtık.aşçı Kenan Abinin önlüklerini giydik kepimizi taktık.
önce patatesi soyduk,sonra çayı koyduk.Bir kaç tane daha dandik iş yaptık.Yaklaşık 45 dakika oldu.Çıkmaya hazırlanıyorduk.
O an baskın yedik.İş başında yakalandık.Müdür bize o gece bize bişey demedi.Bizim aklımız hazırlanan yemekteydi.Hazırlayıp da yiyememek koyuyordu bize.Yatmadan önce dedim ki:
Arkadaşlar,ben telefonun alarmın 3'e kuruyorum.3'te yemekhaneye çıkıp hazırladıklarımız alcaz.Erol dedi ki:
Mehmet,seni uykun ağırdır.tel.i bana ver.Ben siz uyandırırm.Neyse tamam dedik uyandık.Saat 3te uyanma ümidiyle uyudum.Ve uyandım.Gün doğmuştu.Anlaşılan Erol uyanamamıştı.Daha da o pataesi göremedik hiçbirimiz.Aşçı Kenan Abiden gelen bir rivayete göre hepsini Müdürümüz Mehmet ET yemiş.Ne diyecek ne de yiyecek bişey kalmamıştı.Ama bizim serüven bitmedi orada.Müdür bizi çağırdı odasına.Blöf yapıyordu bariz.O zaman tecrübesizlikten bunu pek anlayamadım!
bize dedi ki:
Okul hayatınız bitti.bundan sonra ne yapmayı düşünüyosunuz?
Erol'un gözleri doldu.
Müdür bize bi kaç tane dandik evrak gösterdi.MEB'e vercekmiş!Olatın MEB'e irtikal ettiği falan yok.Etse de bişey olacağı yoktu.

vicdan ızdırabı


İşte benim ilk öyküm.

Daha küçüktüm.İlkokul 1. sınıf öğrencisiydim sanırım.Yine bi okul çıkışıydı.Okula bisikletimle geliyordum.İlginç olan ise evimle okul arasının 50 m. olması.İşte o günde bisikletimi aldım fakat çıkış kalabalık.Ben oraya fazla dikkat etmedim tabii.Girdim araya.Çok iyi bi sürücüyüm ya hani.O an işte bu acı duyuduğum olay oldu.Bi kıza çarptım.Hatırladığım kadarıyla eli kırıldı.Bi ara sargıyla gördüm kızı.İsmini de hatırlıyorum ama ben de kalsın.
Bu hatıradan sonra daha evlerinin önündengeçmemeye özen gösterdim ama bi gün annesi beni gördü,azarladı.Az bile yaptı bence.Ama vakitler sonra çok pişman oldum.


Mazide kalan anılarımın getirisi
Hususi her hayat hulusi her ruh kirlenir
Sonradan bu mudur gelinen noktam
Bu mudur duyargan

12 Ağustos 2009 Çarşamba

hoş lirikler bunlar

usturuplu çocuk bu dediler
kabardı babam
her konuda söyleyecek bir şeyim vardır falan filan(raffine)

unutma ateş
herkesten önce sen kendin yanarsın(raffine)

geçmiş gözyaşlarımı biriktirdiğim sürahi
kader verdi ilahi
kabullendim vallahi(sagopa kajmer-sürahi)

büyümek fikri yoktu aklımda bundan 10 yıl önce
nerden bilebilirdim hayat zorömuş 10 yıl sonra
sürekli gülüp oynardım ben bundan 10 yıl önce
ne olacağı bilinmez hayat akar 10 yıl sonra(raffine-evvela elveda)

İstanbul çaldı o'nu,saftı üstelik
iki adımlık yolu koştu ayaklarından muzdarip
derin ir hali vardı gözlerinden okunan
bizim Selma yarım akıllı,ne yapsın garip?(raffine-mezelerin mezesi)

kuzular için ağlayan kurtlar da vardır hayatta
elin elimden üstün gelebilir ortaya koyduğun kanıtla
sana ulaşabilecek kadar uzun boyum yok Allah'ım
onlara ateş etmeden önce ateş sesini duymalıyım(sagopa kajmer-şahit varsa komuşsun)

boşa değil anlatılanlar,yaşananlar var aklım uçtu sazlığımda kamışlar ağlar kimse suçlu değil(raffine - yaşananlar var)

Yunus temmuz başı yol sonu elde çiçek bekler
sensiz geçen her güz için kapıma çelenk gönder.(sagopa kajmer-kits)

Bsk bir bildiğim var
öl demezse Allah
yaşar kul(sagopa kajmer-dil yaratmakta en asil silahları)

yine o kirli dram setlerimin içindeyim
ve hayatımın en güzel parçasıyım
kırıklarımın alçısıyım(sago-düşersem yanarım)

2 Ağustos 2009 Pazar

benim sözlük ve imla kılavuzum

Feşel-aksi,yaramaz,yerinde durmayan çocuk
Bayag(k):az önce,demin
Galdirik:Giresun'un yöreselyemeklerinden.
Gostil:patates
Haccak:güzel,hoş

bismillah...ben geldim...

Merhabalar.şimdi oluşturdum blogumu.Paylaşıma hazır halde.Hayırlı olsun diyorum.İnşallah ilk denememde ki gibi kısa soluklu bir çalışma olmaz...